Oyuncular tabii ki ne isterlerse onu yapacaklar. Takım sahiplerinin, GM'lerin bu konuda rahatsız olmasını anlıyorum ama seyirciler neden sporcunun değil de patronun tarafını tutuyor onu anlamıyorum.
Eskiden bu kadar olmuyordu çünkü hem o yıllarda farklı bir Dünya vardı hem de 21. yüzyıla kadar NBA'de basketbolcuların takım değiştirmesi -takas dışında- o kadar kolay değildi.
Kimsenin GMleri tuttuğu falan yok. Takım sporu izliyoruz, seviyoruz. Bu kadar bireysel, oyuncu odaklı hale getirirsen kültürün de büründüğü gibi (özellikle maddiyat, bireysellik, menfaat gibi toplumun temeline kibrit çakan kavramlarda), takım sporu falan ortada kalmaz. 5 tane eşşek ileri geri koşup istatistik tutar. Sizde kağıda bakarsınız, tripledouble yapmış, süper oynamış dersiniz. Takımla, birbiriyle bağ kuramayan, kollektif hareket edemeyen hiç bir takım ne izlenmeyi ne de ilgiyi hak ediyor. Bundan herkes sorumlu, izleyiciler bayıldı bu bireyselliğe.
,
Rahmetliyle birlikte o devir kapandı. Ne yazık ki bu devrin önde gelen iki mimarı da Lakers'da. Çektiğimiz çile de bu yüzden.
Basketbolun doğrularını yapmaya çalışan, birbiriyle uyumlu, kendinden çok takımın başarısını düşünen Spurs maçını bu sabah izledik. Diyalektik olarak tam iki felsefenin karşılaşmasıydı. Kazanan yine takım olgusu.
Toplumun her alanında bu sıkıntı mevcut bu arada. Gördüğüm kadarıyla NFL'de hala oldschool sporculuk devam ediyor. Atatürk'ün de parmak bastığı gibi ahlak, etik olmadan spor işi çok zor.