Los Angeles Lakers 119 – 96 Houston Rockets

Los Angeles Lakers, tıpkı ilk turdaki Portland Trail Blazers serisinde olduğu gibi, konferans yarı finallerinde de serinin ilk maçını moral bozucu bir şekilde kaybettikten sonra ağırlığını koyarak üst üste 4 maç kazandı. İkinci maçtan itibaren hem hücumda, hem savunmada Rockets’ın tüm defolarını çözmüş olan Lakers, her geçen maçta rakibine biraz daha fazla üstünlük kurmaya başladı ve buna bağlı olarak serinin son maçı da, serinin en kolay kazanılan maçı oldu.

Lakers, serinin ve hatta play-off’ların en agresif maç başlangıçlarından birine imza attı. İnanılmaz agresif olan LeBron James önderliğinde, müthiş üç sayı performansıyla birlikte Houston’ı adeta parkeye gömdüler. Birkaç ufak tefek dikkatsizlik ve McLemore’un son saniye üçlüğü sebebiyle 23’lerde olan fark 15’te kaldı. LeBron James tam 11 sayı üretirken, AD şut bile kullanmadı ve 4 asiste imza attı. Lakers ilk çeyrekte %76.5 ile şut atarken, üç sayı çizgisinin gerisinden de %63.6 ile isabet buldu.

İkinci çeyrek ise, maç başına göre tam tersi bir görüntüde başladı. Darmadağınık bir başlangıçla, Lakers çeyreğin henüz ikinci dakikasında 7’ye inen fark ile mola almak zorunda kaldı. Kalan bölümde oyunu dengeleyen, ancak “idare eden” bir Lakers vardı. Farkı sürekli 10 seviyesinde tutan Lakers, James Harden’ı kontrol etmekte oldukça zorlandı. Çeyrek sonunda kontrol yine Lakers’ın elindeydi. İlk çeyrekte olduğu gibi, bu çeyreğin de son saniyesinde yediğimiz üçlükle soyunma odasına 11 sayı farkla girdik.

Maça müthiş iştahlı ve agresif başladıktan sonra biraz ciddiyeti kaybeden Lakers, ilk yarıda tam 13 top kaybederken, Rockets’ta bu sayı 9’du. Yoksa % 62 saha içi ve %50 üçlük yüzdesiyle maçın daha ilk yarıdan kopması gerekiyordu. LeBron, ilk yarıda kaydettiği 19 sayı, 6 ribaund ve 5 asistle takımın en iyisiydi. AD, maçtaki ilk şutunu ikinci çeyreğin başlarında kullandı ve ilk yarıda sadece 6 sayı kaydetti.

Lakers, üçüncü çeyreğe de tıpkı ikinci çeyrekte olduğu gibi savruk başlasa ve farkın 6’ya kadar inmesine izin verse de, çeyreğin ortasına doğru hemen toparlanıp 9-0’lık bir seri yakalayarak farkı bir anda 16’ya çıkardı. James’in ilk çeyrek benzeri agresifliği ve ilk yarıda 10 sayı üreten Markieff Morris’in üst üste attığı iki üçlük bu bölümde Lakers’a çok yardımcı oldu. Ardından tempoyu arttıran ve top kayıplarını neredeyse sıfırlayan Lakers, farkı 20 seviyelerine çekmeyi başardı. Üçüncü çeyrekteki ilk top kaybı, bitime 3:25 kala geldi. Lakers, farkı periyot ortasından itibaren 20 civarında tutarken, son dakikalarda artan savunma dozajı sayesinde son çeyreğe tam 26 sayı farkla önde girmeyi de başardı.

Son çeyrek biraz formaliteye döndü açıkçası. İki takım da as oyuncularını uzun süre oynatmaya devam etti, ancak çeyreğin hemen başında 30 seviyesine (en yüksek 31) çıkan fark sebebiyle basketbol anlamında çok ciddi bir çeyrek olmadı. Rockets’lı oyuncuların moral bozukluğuyla birkaç kez gerginlik ve sözlü atışmalar olsa da, önemli bir olay yaşanmadan tamamlandı. 5 buçuk dakika kala James, 5 dakika kala da Davis’i kenarı alan Vogel, maçın kalanını yedek kadroyla oynadı. Rockets da 4 buçuk dakika kalan farkın tekrar 29’a çıkmasının ardından yedek kadroya döndü ve seri tamamlanmış oldu.

Lakers, ilk maçtan itibaren zaten Rockets’ı savunma olarak çözmüştü. Bu maçın özellikle bazı sekanslarında boğucu bir savunma yaparken, maç genelinde rakibin istediği hiçbir şeyi yapmasına izin vermedi. Üstüne bir de standartların çok dışındaki muhteşem üçlük yüzdesi eklenince, serinin en kolay kazanılan maçına şahit olmuş olduk.