ekşisözlük'ten alıntı :
"kuzma michigan'da lisede oynarken, başında berbat bir koç var. hiçbir şekilde basketbolu bilmiyor ve oyuncuları geliştirmiyor. abuk subuk bir koç.
nitekim kuzma, liseden mezun olduktan sonra kendi bölgesindeki michigan state gibi nitelikli basketbol ekollerinden burs alamıyor. o da görece oldukça vasat olan utah'a gidiyor kolej için.
ama ncaa'e girdiğinde kendi yetersizliğinin de farkına varıyor. hiçbir temel basketbol bilgisine sahip değil çünkü. aynı zamanda çok atletik de değil. savunma rotasyonunun abc'sini dahi bilmiyor.
o sırada kuzma'yı earl jordan adında serbest çalışan bir koç görüyor. kuzma'nın ailesine gidip, onun özel koçu olmak istediğini söylüyor. para falan da talep etmeyince, kuzma her gün 2-3 saat jordan ile çalışmaya başlıyor.
ve onunla birlikte kuzma, abd'de profesyonel olmak isteyen basketbolcuların daha 12 yaşında aldıkları temel basketbol eğitimini 19 yaşında, kolejdeki ilk yılında almaya başlıyor.
earl jordan denen adam da tam eski kafalı bir basketbol koçu. bir nevi miyagi san. kuzma'nın onunla hayatı, aynı ayak hareketini binlerce defa yaptığı antremanlarla geçiyor.
bu yönüyle kuzma, geç açılan bir basketbolcudan ziyade, basketbol öğrenmeye çok geç başlayan bir isim.
kolejdeki ikinci yılında onu bill bertka görüyor. bill bertka, 80'li yıllarda showtime lakers'ın asistan koçluğunu yapmış, o gün bugündür de kulüple bağlarını koparmamış bir kulüp emektarı. 90 küsur yaşında olması gerek şu sıralar.
neyse işte... draft vakti geldiğinde, adayların konuşulduğu toplantıda bertka da var lakers front office'inde. ve kuzma için çok ısrarcı oluyor. "bu çocuk büyük basketbolcu olmaz ise, ben de bir bok bilmiyorum demektir"e kadar getiriyor konuyu.
magic ve pelinka da, utah'dan başka adaylar üzerinde düşünürken, bertka baba'nın tecrübesine güvenip kuzma'yı kutsal topraklara kazandırıyorlar."