Son İletiler

Sayfa: 1 2 [3] 4 5 ... 10
21
NBA ve Basketbol Genel / Ynt: NBA'den Haberler
« Son İleti Gönderen: Playboy 24 Mart 2024, 02:40 »
Yazdıklarınız çok değerli, hepsine katıldım. Bu kısım hariç. Ezoterizm, dinler tarihi gibi konulara girince tarih boyunca buna öykünen, toplumu yönlendirmeyi inancının büyük bir parçası haline getirmiş çeşitli kitleler ile karşılaşabiliyoruz. Günümüzde de en güzel örneği cinsiyet ile ilgili oynanan oyun. Hükmetme isteği de doğanın parçası yapacak bir şey yok. Eşyanın tabiatında mülküyet arzusu mevcut. Bu açıdan rastgele bir evrim değil benim görüşüme göre sosyolojik konular.

Orada söylemek istediğim daha ziyade şuydu: çeşitli enstrümanlar aracılığıyla kısa-orta vadeli motivasyonlar yaratılabilir ama bu soyut kavramlar insanın tabiatını değiştiremez. Otorite boşluğu görüldüğü an insan kendi özüne şak diye döner.

Lakin hayat pratiklerimizi ve dolayısıyla çıktılarımızı; hem bizim irademiz dışında, hem de geri dönüşü olmaksızın değiştirebilen yegane oluşum teknoloji. Bu geldiği zaman önünde duramıyorsun, kayıtsız da kalamıyorsun.

Belirtmek istediğim nüans buydu. Mülkiyet konusuna katılıyorum.
22
Lakers Genel / Ynt: 2023-24 Rui Hachimura Sezonu
« Son İleti Gönderen: RuSTeDSouL 23 Mart 2024, 20:56 »
Diyelim ki play'inde elendik seneye takımın nasıl bir planı var çok merak ediyorum bu kadro ile mi devam edeceğiz yoksa yavaştan takımı dağıtmaya mi doğru yol alacaz. Çünkü mevcut durum gösteriyor ki şu takımdan, yönetimden, koç ve yardımcılarından hiçbir halt olmaz. Seneye gene bu Ham davari ile devam edilir ve tekrar Nisan ayı geldiğinde bu sene de olmadı diyeceğimizi görür gibiyim.

Bana kalırsa takımın satılması dahil bütün departmanlar baştan aşağı değişmeli ama bu olmayacağı için, işe Pelinka ve Ham'i göndermekle başlayıp, bütün sağlık ekibini kovmak gerekiyor.
23
Lakers Genel / Ynt: 2023-24 Rui Hachimura Sezonu
« Son İleti Gönderen: King James 23 Mart 2024, 14:11 »
Diyelim ki play'inde elendik seneye takımın nasıl bir planı var çok merak ediyorum bu kadro ile mi devam edeceğiz yoksa yavaştan takımı dağıtmaya mi doğru yol alacaz. Çünkü mevcut durum gösteriyor ki şu takımdan, yönetimden, koç ve yardımcılarından hiçbir halt olmaz. Seneye gene bu Ham davari ile devam edilir ve tekrar Nisan ayı geldiğinde bu sene de olmadı diyeceğimizi görür gibiyim.
24
Lakers Genel / Ynt: 2023-24 Rui Hachimura Sezonu
« Son İleti Gönderen: RuSTeDSouL 23 Mart 2024, 07:03 »
Bu takım 5 dakika bile izlenmiyor.
25
NBA ve Basketbol Genel / Ynt: NBA'den Haberler
« Son İleti Gönderen: Damar 22 Mart 2024, 17:31 »
Toplum mühendisliği yapılamaz.

Yazdıklarınız çok değerli, hepsine katıldım. Bu kısım hariç. Ezoterizm, dinler tarihi gibi konulara girince tarih boyunca buna öykünen, toplumu yönlendirmeyi inancının büyük bir parçası haline getirmiş çeşitli kitleler ile karşılaşabiliyoruz. Günümüzde de en güzel örneği cinsiyet ile ilgili oynanan oyun. Hükmetme isteği de doğanın parçası yapacak bir şey yok. Eşyanın tabiatında mülküyet arzusu mevcut. Bu açıdan rastgele bir evrim değil benim görüşüme göre sosyolojik konular.

26
NBA ve Basketbol Genel / Ynt: NBA'den Haberler
« Son İleti Gönderen: korkuncfeanor 22 Mart 2024, 07:33 »
Tartışmaları takip ederken aklıma Kierkegaard'ın tefekkür çağı öngörüsü geldi. İnsanlığın yazılı mirası kümülatif şekilde arttığı için bir yerden sonra, örneğin fransız ihtilali, insanlığın tutkulu devinimleri terk edip yaşamı tefekkür aracılığıyla değerlendireceğini ve bunun sonucunda insan tasavvurunun kapsam olarak genişlese de derinlikte kaybedeceğini söyler kierkegaard.

Öngörünün üzerinden yaklaşık 190 sene geçmiş, bu süreç tamamlanmak üzere bence. Çünkü yeni nesil bilgilenmek için ikincil kaynakları kullanıyor. Bilginin birincil kaynağı deneyimlemektir şüphesiz ve bunun sonucunda kişiye özgü öznel bilgi elde edilir. Yeni nesil ise her şeyin standart hâle getirildiği youtube yayınları ile bilgi ediniyor. Fark etmeseler de birçoğu birbirinin kopyası karakter tiplemeleri oluşuyor.

Filmlerde bu yozlaşma en kolay Tolkien eserleri ile ilgili olanlarda görülebilir. Peter jackson, Yüzüklerin efendisi'ni çağdaş toplumsal algıya uygun şekilde değiştirdiğinde büyük tepki görmüştü. Hobbit ve dizi eseri öyle kötü bir hâle dönüştürdü ki Lotr filmleri şu an çok güzel gözüküyor.

Zaman ilerledikçe hayatın daha yüzeysel bir yorumuyla karşılaşıyoruz ki bir müddet sonra insanın makineden farkı kalmayacak. Aldos huxley'in cesur yeni dünyası tarzı bir tasavvurun ortaya çıkması olası.

Tüm bunların nedenine işaret eden Nietzsche ile bitireyim:

Tanrı öldü. Tanrıdan geriye bir ölü kaldı. Ve onu biz öldürdük. Kendimizi nasıl avutacağız, biz katillerin katilleri? Neydi bıçaklarımızın altında ölümüne kan döken, dünyanın sahip olmuş olduğu bu en kutsal ve en kudretli şey: bu kanı kim silecek üzerimizden? Kendimizi temizlememiz için hangi su var? Hangi kefaret bayramlarını, hangi kutsal oyunları icat etmemiz gerekecek? Fazla büyük değil mi bize, bu amelin yüceliği? Sırf ona layık görünmek için bizim de tanrı olmamız gerekmez mi?
27
NBA ve Basketbol Genel / Ynt: NBA'den Haberler
« Son İleti Gönderen: Damar 22 Mart 2024, 03:06 »
Domates domates değil be
28
NBA ve Basketbol Genel / Ynt: NBA'den Haberler
« Son İleti Gönderen: Ahkam Kuşu 22 Mart 2024, 02:12 »
"Eski tüketici nitelikliydi, şimdiki tüketici nitelikli değil" lafından sonra uzun uzun cevap yazmama gerek kalmadı pek. Aynı şeyi senden 30 önce doğan birisi de senin jenerasyonun için düşünüyor.

Senin kastettiğin ancak jenerasyonlar arası geleneksel sosyal davranış alışkanlıklarının değişimi ile ilgili olabilir. Ama bir sanat eserinin "iyi" ya da "kötü" olması, sandığın kadar kişisel fikirlere açkık bir konu değil. Beğenip beğenmeme kişisel tercihe bağlıdır ama bu tercih, bir sanat eserinin iyi ya da kötü olduğu gerçeğini değiştirmez. 

İlk mesajda kastettiğim "kendini kandırma" buydu işte. Mevcut güncel sanatsal üretimlerin ne kadar niteliksiz olduğunu ortaya koymak için, bunu bir nesiller arası tartışmaya çekmek, gerçeklerden kaçmaktan başka bir şey değil.

https://tr.wikipedia.org/wiki/En_y%C3%BCksek_has%C4%B1lat_yapan_filmler_listesi

Al bu listede 1960'dan 2000'e kadar filmlere bak ve bir de 2000'den sonraki filmlere bak. Bu iki grubu aynı sanatsal kalitede olduğunu savunabilir misin? Belki savunursun. Fakat bu savunma, ortada muazzam bir sanatsal nitelik farkı olduğu gerçeğini değiştirmeyecek. Kastettiğim sanatta iyi ve kötünün tartışmaya sandığın kadar açık olmaması durumu bu.

Oradan da bu nesile ilişkin tespitime gelmek kolaylaşıyor. Neden ilk gruptaki filmler hasılta rekoru kırmış? Çünkü o nesillerde nitelikli izleyici popülasyonu daha yoğun. Neden ikinci gruptaki filmler daha kalitesiz olmasına rağmen izlenme rekorları kırmış? Çünkü mevcut neslin izleyicisi ilk grubunki kadar nitelikli değil. E bu nitelikli olmayan izleyici için çekilen filmler de buna uygun oluyor.

Ben burada bir nesli de aşağılamaya çalışmıyorum. 60-70 yıllık bir süreçteki son derece nesnel bir durumu ortaya koyuyorum.
29
NBA ve Basketbol Genel / Ynt: NBA'den Haberler
« Son İleti Gönderen: Kvothe 21 Mart 2024, 22:57 »
"Eski tüketici nitelikliydi, şimdiki tüketici nitelikli değil" lafından sonra uzun uzun cevap yazmama gerek kalmadı pek. Aynı şeyi senden 30 önce doğan birisi de senin jenerasyonun için düşünüyor.

"Eskiden nitelikli olan popüler oluyordu." kısmına ise güldüm. Müzik pek ilgimi çeken bir alan değil ama saydığın Led Zeppelin, Beatles, Elvis gibi isimleri popüler kültür olarak görüp kalitesiz gören çok fazla insan tanıyorum bu şarkıcıların döneminden.

En popüler olan eser her zaman ortalamaya hitap eder. Bugün Avengers en çok izleniyor, 15 sene önce Avatar'dı, 30 sene önce Titanik'ti, 50 sene önce de Jaws'dı. Dogville, Mulholland Dr, The Seventh Continent hiçbir zaman onlar kadar izlenmedi, hiçbir zaman da izlenmeyecek.

30
NBA ve Basketbol Genel / Ynt: NBA'den Haberler
« Son İleti Gönderen: Ahkam Kuşu 21 Mart 2024, 22:29 »
Dostoyevski örneğine katılmıyorum. Geçmişte 1 tane Dostoyevski ve 1 tane Led Zeppelin çıktıysa belki 10 tanesi de yayınevlerinden, plak şirketlerinden sebep daha çıkamadan kayboldu. Günümüzde ise bireysel bir şekilde bir şeyler üretip sunmak çok daha kolay. Kitap mı yazmak istiyorsun at wattpad'e veya benzer yerlere. Kısa film mi çektin at youtube'a, izlenirse uzunu için finansman bul.

Hayır, o tarihlerde bir Led Zeppelin çıkmışsa, 10 Led Zeppelin plak şirketleri yüzünden çıkamadan kaybolmuş değildi. Bunun nedenini izah edeceğim ama ben zaten bugünkü durum konusunda ne bir plak şirketini, ne Netflix'i, ne Spotify'ı, ne de bir yayın evini suçluyor değilim. Burada sanatı üreten ile sanatı satın alan nesil suçlu. Sadece onlar suçlu.

Doğrudur, tıpkı bugünkü gibi, 40-50 yıl önce de plak şirketlerinin, film stüdyolarının, yayınevlerinin temel motivasyonu para kazanmaktı. Fakat işte bundan 50 yıl önce o günün dinleyicisinden para kazanmak için Led Zeppelin'i çıkarmak zorundaydın. Para kazanmanın yolu o tarihteki nitelikli dinleyiciyi satın alma davranışına itecek nitelikli müziği sunmaktan geçiyordu. BUgün ise o nitelikli dinleyici yeni nesillerde olmadığı için, plak şirketi sadece algoritma üzerinden bir şeyler üreterek bile para kazanabiliyor. Led Zeppelin bulmasına ihtiyaç yok ki bugünün nesli için. Hatta bunlar iyi günleriniz. Hiç değilse bir şarkıcı falan oluyor işin içinde. Yarın bu şirketler aynı şarkıları, aynı algortimalarla yapay zekaya yaptıracaklar. Onu da satın alacak bu nesil.

Bütün bunların sebebi de o bahsettiğin wattpad, youtube, spotify gibi platformların getirdiği "kolaylık" ile doğrudan ilgili. Evet, bir kişi evinde yazdığı bir şeyi wattpad'e yükleyebilir, o niteliksiz şeyi okuyan bulduğun için de, bir yayınevi onu basar para kazanır. Peki bu kolaylık ortaya kalite bir şey çıkardı mı bugüne kadar? BUgüne kadar wattpad'den çıkmış ve edebiyat tarihinde ilk 250 eser arasına girebilecek bir yapıt var mı? Yok. Neden yok? Çünkü sanatsal bir üretimi değerli hale getirecek bütün aşamalardan yoksun şeyleri doğuruyor bu kolaylık. Çocuk evinde bir kitap yazmış. O kitap editoryal yardım almamış, yayınevinin yönlendirmesini almamış, muhtemelen hayatında kitap dahi okumamış. Çünkü ihtiyacı yok. Yarattığı niteliksiz şeyi bir yayınevinin onayından geçirmesi gerekmemiş. Bir editörün fikirlerini almaya ihtiyaç duymamış. Niteliksiz sayfalar, niteliksiz okurla buluşmuş ve kitap oluvermiş.

Bu kolaylık dediğin şey aslında eskiden de bilhassa önemli yazarlar için o kadar da ulaşılmaz bir şey değildi. Misal Hemingway de istediği kitabı sadece kendi yayınevine gönderse basılırdı. Ama o muhtemelen aptal olduğu için Gertrud Stein'in editoryal yardımlarına muhtaç hissediyordu kendini. Wattpad'de eserlerini iki tıkla yayınlayanlar kadar bilmiyordu muhtemelen edebiyatı. Ya da Marquez'in bir kitap çıkarırken editörüyle yüzlerce saat mesai yapması, binlerce sayfa birbirleri ile yazışmasının gerekmesi de onu yetersizliğindendi.

Ama bu editör ve yayınevine muhtaç olmamanın getirdiği kolaylık, cahil yazarlardan başka bir şey ortaya çıkarmıyor. Çünkü kimsenin kendi geliştirmeye ihtiyacı olmuyor. Eskiden öyle değildi. Türkiye'deki en önemli Dostoyevski uzmanının Orhan Pamuk olması, Türkiye'deki en önemli kentli Türk Edebiyatı uzmanının Selim İleri olması, Türkiye'deki en önemli Türk Halk Edebiyatı uzmanının Yaşar Kemal olması bir tesadüf değil, onların eserlerinin niteliği ile doğrudan ilgiliydi.

Aynı şey müzik için de geçerli.

Ayrıca "İş burada tüketiciye kalıyor. 10 eserden 8 tanesi dandikse diğer ikisini izleyecek" fikri de dün ile bugün arasındaki farkı gösteriyor. Geçmişte nitelikli dinleyici, okur ve izleyici olduğu için, zaten buna gerek kalmıyordu. Eskiden nitelikli olan popüler oluyordu. Kimsenin bir şeyi aramasına gerek yoktu. Sinatra, Elvis, Bob Dylan, Beatles, Stones, Led Zeppelin neyse, bugünün nesli için Taylor Swift o. Swift'in bugün gördüğü ilgiyi görenler geçmişte o isimlerdi. Aradaki kalite farkını anlatmaya gerek var mı?

Sayfa: 1 2 [3] 4 5 ... 10